Umut Aydın ile 'Meseleler' - #34
“Meseleler”in 34. sayısından selamlar,
Bültenin sabah saatleri gelme rutini yoğunluk sebebiyle bu ara biraz aksamakta. Fakat her şeye rağmen inatla cumartesilere yetiştirmeye gayret ediyorum.
Sizlerden ricam, eğer okuduklarınızdan faydalandığınızı düşünüyorsanız daha çok kişiye ulaşabilmek adına bülteni çevrenizle paylaşmanız.
Geçtiğimiz hafta gündemde olan bankacılık sektöründeki krizler geçici çözümlerle yönetilmeye çalışılırken, konvansiyonel finans politikaları geliştirenler paranın kriptoya yönelimini engellemek için başta Binance gibi büyük oyuncularını hedefe koyarak enteresan yöntemlere başvuruyorlar.
Bugün Binance ile boy ölçüşecek büyüklükte ABD menşeili bir şirket olsa bu yönelimde ne tür farklılıklar olurdu düşünmek gerek.
Ancak daha evvel bahsetmiştim, bu deve güreşi durumu bir süre daha böyle gidecek.
Yapay zeka alanında aşağıda bahsettiğim “Biraz durup baksak iyi olacak” taleplerinin, kısa vadede yerini çeşitli toplum kuruluşları ve meslek birliklerinin de katılımıyla yerini etik kavramının da dahil olacağı daha geniş bir kampanyaya bırakacağı kanaatindeyim.
Tam da bu noktada Avrupa Birliği’nin çeşitli komisyonlarının da bu tartışmalara yaptırım maşası ile dahil olmasını bekleyebiliriz.
Öte yandan ülkemizde süregelen seçim sürecinde yaşanan arbede çok ilgi çekici.
Halen Türkiye’de herhangi bir seçimin ne Twitter ile ne de popüler figürler/romantizm ile kazanılmadığı bilinci tuhaf bir tercih.
El yordamı ile yapılan iç görüler ile seçim kazananı da görmedi bu gözler bu topraklarda. Siyaset ile ilgilenen ve seçim çalışmaları içinde bulunmuş herkes bilir ki veri toplama ve iç görü oluşturma safhası için çok geç artık. Bu süreç veri olarak önceki büyük verileri pulse aktarımlarla olgunlaştırma sürecidir. Bu vakitten sonra sıfırdan anlamlandırma yapmanın kimseye faydası olmaz.
Artık tüm aktörler için yapılması gerek tek aksiyon plazalardaki seçim merkezlerinden Twitter’a bakmak yerine, sahada kapı kapı dolaşmaktır.
Hepinize mutlu ve sağlıklı bir hafta diliyorum.
Umut AYDIN
twitter: umutaydin
instagram: umutaydin
linkedin: /in/umutaydin
Gündem
😥 Geçtiğimiz hafta başından itibaren siber güvenlik camiasından Getir’in tüm kullanıcılarına ait kişisel, alışveriş ve ödeme verilerinin ele geçirildiği ve hackerların Getir’den 19 BTC istediğine dair haberler, örnek 5 bin kullanıcı verisiyle birlikte dolaşmaya başladı.
Getir yaptığı açıklamayla böyle bir durumun söz konusu olmadığını ve sistemlerine erişimin mümkün olamayacağını söyledi. Fakat kendinden emin olan hacker grubu bu kez 100.000’den fazla kullanıcı verisini forumlarda ücretsiz olarak paylaştı. Toplamda paylaşılacak kullanıcı verisinin 1 milyon civarı olacağı söyleniyor
Bütün bunlar olup biterken, bu kez sahibinden.com’un da bir kısım kullanıcı verisi Internet’te dolaşıma girdi.
Trajik olan durum şu ki; bu vakte kadar KVKK’ya yapılan veri ihlali bildirimlerinde Getir 5.098 kullanıcı verisinin sızdığını rapor ederken, sahibinden.com 71.422 kullanıcı için bildirim yaptı.
Şimdiden yüzbinlere varan kullanıcı verisi forumlarda dolaşıyorken bu durumu ciddiyet ve şeffaflıkla ele almak yerine, Türk tipi yaklaşımla yönetmek muhtemelen Türkiye’de olmasa bile, AB içerisindeki müşteri verileri için çok akıllıca olmayacak.
Artık her türlü verimizin pervasızca online mecralarda dolanmasına alıştık zaten, fakat regülatörler ve otoritenin bu konuda biraz daha insiyatif almaları gerekiyor.
☑️ Elon Musk Twitter’ı aldığından beri sağını solunu kurcalamaktan kullanıcıları lazerle oynatılan kedilere çevirdi.
Twitter Blue ve yeni dönemde sosyal medya platformlarının ücretli servislere dönüşme hadisesinden aralıklarla söz ediyorum.
Türkiye’de de aylık 150 TL fiyatıyla hizmete giren Blue, kullanıcı doğrulaması (mavi tik), belirli bir süre içinde twit editleyebilme, daha uzun süreli ve 1080p kalitede video yükleyebilme ve daha uzun karakterli twitler atabilme gibi servisler sağlıyor. Zaten instagram’ın da bu ücretli servis işini denediğinden söz etmiştim.
Geçtiğimiz hafta Twitter’ın 2009 yılından beri belirli profiller için verdiği onaylı hesaplara (verified) mavi tiklerin 1 Nisan itibariyle son bulacağını ve mavi tik almak isteyen kişisel hesap sahiplerinin artık Twitter Blue’yu ücreti karşılığında alması gerektiğini duyurdu.
Aynı şekilde şirketler için de verified hesap başvurularının başladığını ve şirketlerin/organizasyonların kendi belirlediği kişisel hesapları da doğrulayabileceği açıklandı. Fakat gelin görün ki kurumsal yapılar için ortalıkta dolanan rakam aylık 20.000 TL seviyesinde.
Servis çeşitlendirmesinde bunlar olurken yine geçtiğimiz hafta Elon Musk artık önerilen twitler/kişilerde sadece Twitter Blue kullanıcılarını göstereceklerini açıkladı ve Twitter’da düzenlenen anketlere sadece Blue üyelerinin oy verebileceğini de ekledi.
Daha sonra gelen tepkiler üzerine “Yok canım, takip ettiğiniz kişileri de önerilenler arasına koyacağız tabii ki” minvalinde bir açıklama daha geldi.
Bütün bunlar olmadan evvel Twitter’ın önerilen twitler algoritması iyice saçmalamaya başladı. Öyle ki birkaç gün boyunca Elon Musk’ın attığı her twit kullanıcıların önüne düştü.
Sosyal medya platformları ile ilgili algoritmaların şeffaflığı konusu sürekli bir gündemdir. Hatta daima çok anlaşılacakmış gibi “Şu algoritmaları bi açın da ne menem şeyler öneriyor bu sistemler bir görelim” diye de söylenir.
Twitter 31 Mart itibariyle önerilen twit/kullanıcıların nasıl çalıştığına dair algoritmayı GitHub üzerinde paylaştı.
Bununla birlikte bir blog yazısı ile de basit prensipler açıklandı.
Senelerdir özellikle kurumsal sosyal ağlar üzerine çalışıp bir sürü organizasyonlarda bu platformların geliştirilmesinden, çalıştırılmasına kadar her süreçte çalışmış biri olarak bu “önerilen” mevzusunun hep bir baş ağrısı olduğunu söyleyebilirim.
Bu platformlar barındırdıkları içeriğin dışında çokça ilişki de içerirler. Bu nedenle bu işlerle uğraşan tüm platformlar ekseriyetle node ve ilişkiler için kullanılan özel veritabanları (Graph) kullanılır.
Burada mühim olan yukarıdaki şemada da görülen, belirli koşullar doğrultusunda sıralama (ranking) yapan mekanizmalar.
Kendi ürünümüzde şimdiye dek aktif bir milyona yaklaşan kullanıcı sayılarında gördüğümüz akut bir durum var. Organizasyonun insanlara iletmek istediği mesajı/kişileri çok da işleyişi bozmayacak şekilde kullanıcılara göstermek. Bunları da belirli içerik tipleri/kişilere ait modellere ağırlık vererek kurgularız.
Misalen CEO bir mesaj veriyorsa herkese ulaşması gerektiğinden emin olmak isteriz.
Bilin bakalım Twitter’ın açıklanan algoritmasındaki eksik ne? :)
🤖 Yapay zeka gündemi GPT-4 önderliğinde ortalığı kasıp kavurmaya devam ederken bu hafta “Future of Life” isimli bir enstitüden yapay zeka üzerine çalışan şirketlere yönelik açık bir mektup yayımlandı.
Mektubun özü; yapay zeka uygulamalarının yaygınlaştığı bu dönem içerisindeki sosyo ekonomik etkilerin nereye varacağı ve yapay zeka yordamıyla yapılabilecek dezenformasyonun boyutları kestirilemiyor. Bu nedenle GPT-4’den daha güçlü modellere sahip yapay zeka şirketlerinin en az altı ay boyunca bu sistemlerin eğitiminin dondurulması talep ediliyor.
Bu mektubun imzacıları arasında ise Elon Musk, Steve Wozniak, Noah Harari, Evan Sharp, Chris Larsen gibi dikkat çekici isimler var.
Öncelikle çoğu teknoloji şirketinin, bilhassa bu alanda geride kalanların stratejik olarak bu isteğin lobiciliğini yapmasını anlamlı bulmak mümkün.
Öte yandan bahsedilen “dezenformasyon ve propaganda” konuları, son haftalarda karşımıza çıkan örnekleri de göz önüne alırsak, pek de görmezden gelebileceğimiz tehditler değil.
Bu konu aslında bir önce değindiğim sosyal medya platformlarının “gerçeklik” ihtiyaçlarının yeni servislerle tamamlaması konusuyla kolkola yürüyor.
Yapay zeka platformlarının önünün alınması veya buradan daha basit bir hale dönüşmesi uzak ihtimal. Fakat özgünlük eksenindeki “yeni online normlar ve kaideler” sonraki web’in yönetişim temellerini oluşturacak gibi.
Hayatımızın yeni döneminde deneyimleyeceğimiz bu “onaylanmış özgünlük” kavramı aynı zamanda güçlü devletler, şirketler ve organizasyonlar için yepyeni dezenformasyon avantajlarını da beraberinde getirecek muhtemelen. Fakat bu konu çok uzun olacağı için bir post ile geçiştirebileceğim türden değil.
💅🏻 Bir kısım Avrupa ve Türkiye tekrar seçim mevsimine girerken Facebook ve Instagram’ın bağlı olduğu ana şirket Meta AB içerisinde politik reklamlara yasak getirmeyi değerlendiriyor.
Başta Facebook’un geçmişteki seçim manipülasyonlarının baş aktörlerinden olması sebebiyle Meta’nın bu alandaki sicili oldukça bozuk. Öyle ki Facebook’un bugünkü durumumunu; işi bittikten sonra suya atılmış bir cinayet silahı gibi nitelendirmek mümkün.
Bütün bu öğrenilmiş derslerle birlikte, zamanla Avrupa Birliği zamanla, siyasi kampanyaların sosyal medya platformlarında yürütülmesi hususunda ağır yaptırımları da içeren kanun ve yönetmelikler oluşturdu.
Bugün gelinen noktada ise Meta bu kurallara uygunluk sağlamaktansa politik reklamları platformlarına almamanın daha makul olduğunu düşünmüş olacak ki AB içerisinde tüm politika içerikli reklamları yasaklama opsiyonunu değerlendirmeye başlamış.
Son rakamlara bakacak olursak politika reklamları Meta’nın toplam reklam gelirlerinin %1’ine bile tekabül etmiyor. Yani teoride bu kadar uygunluk (compliance) yatırımı ve denetimi yerine bu rakamdan vazgeçmek, finansal ve yönetimsel olarak daha akılcı.
Fakat hepimiz biliyoruz ki; Meta’nın “politika” gelirlerinin önemli bir kısmı doğrudan sattığı reklamlardan ziyade dolaylı yoldan sattığı verilerden geliyor. Bu kısım AB gibi regülasyon fetişisti bir yapı için bile oldukça komplike ve denetimi zor alanlardan.
Haliyle politika ve Meta çıkar ilişkisi dolaylı yoldan sürmeye devam edecektir.
Öte yandan, Meta’nın AB’yi “alan açmamak” suçlaması ile karşısına alacağını hiç sanmıyorum. Ne kadar maliyetli olsa da farklı alanlardaki kazanımlar ile bu denetim maliyetine katlanacağı kanaatindeyim.
🚙 TOGG, 2023 yılında T10X modeli için 12 bin araç üretimi/satışı hedeflenmişti. Artan yoğun ilgiden dolayı bu sayı 20 bin araca çıktı.
Bu 20 bin araç için TOGG web sitesi ve Trumore uygulamasından 60 bin TL’lik ön ödeme yapılarak çekilişe katılma hakkı elde etmek gerekiyordu.
28 Mart gününe kadar süren bu çekiliş sürecinde toplam 177.467 adet ön sipariş alındı. Yani yalnızca ön sipariş için toplanan bedel 10,6 milyar TL’yi buldu.
29 Mart’ta düzenlenen çekilişle de araç almaya hak kazanan 20 bin kişilik asil, 20 bin kişilik yedek liste belirlendi. Bunlar dışında kalanların yaptığı ön ödemelerin ise 15 gün içinde hesaplarına iade yapılacağı belirtilmiş.
Bu yöntem özellikle tedarik probleminin yoğun olduğu son yıllarda ve popülaritesi yüksek ürünlerde sıkça rastlanan türden.
TOGG için bundan sonraki önemli eşik bu denli farklı konfigürasyonlara sahip araçların üretim sürecinin doğru yönetilmesi, fakat bunun için de gerekli güvenli zaman ve tedarik marjları planlanmıştır diye düşünüyorum.